image/svg+xml
image/svg+xml

Bölgesel Kalkınma Ekseninde Kestane Çalıştayı Sonuç Raporu Yayınlandı

Bölgesel Kalkınma Ekseninde Kestane Çalıştayı 20 Ocak 2021 tarihinde Akıllı Lojistik ve Bütünleşik Bölge Uygulamaları alanında ihtisaslaşan Bartın Üniversitesi’nde, Bartın Orman Fakültesi ev sahipliğinde düzenlendi. Çalıştay, konularında uzman 9 farklı üniversiteden akademisyenlerin ve 2 farklı kurumdan araştırmacıların sunumlarıyla,  uygulayıcıların ve ülkemizin farklı illerinde konuyla ilgili paydaşların geniş katılımıyla gerçekleşti.
Kestane Çalıştayı’nın açılış konuşmasında, Orman Genel Müdürü Sayın Bekir KARACABEY Türkiye’de kestane üretimi ile ilgili bilgiler aktardı.  Orman Genel Müdürlüğü tarafından 2021 yılında 928 bin ton odun dışı orman ürünleri üretimi gerçekleştirildiğini, bu üretimle orman köylüsüne yıllık 900 milyon TL ve ülke ekonomisine ise 7 milyar TL katkı sağlandığını belirtti. Türkiye’de sosyo-ekonomik bir tür olan kestanenin 100 bin hektarlık alanda, 30 bin ton meyvesinden faydalanılabilir ağacı bulunmaktadır. 2021 yılı itibariyle kestane meyve üretiminden orman köylüsüne 260 milyon TL ve ülke ekonomisine yaklaşık 1 milyar TL değerinde fayda sağlanmıştır. Bu açıdan da kırsal istihdam ve milli ekonomiye katkı sağlayan bir türdür.  Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2020 yılı sonu itibariyle 9 bin ton kestane meyvesi ihracatı yapılarak, 24 milyon dolarlık ihracat geliri elde edilmiştir. Türkiye’de kestane üretiminde Aydın ili ilk sırada yer alırken bunu İzmir ve Bartın takip etmektedir.  Diğer meyveli orman ağaçlarında olduğu gibi kestane üretiminde de Kestane Eylem Planı hazırlanmıştır. Kestanenin yayılışının bulunduğu Orman Bölge Müdürlüklerinde yetiştirilmesi ve bakımı konuları takvime bağlanarak yönetilmektedir.
Kestane üretimi 302 Sayılı “Odun Dışı Orman Ürünleri Envanter ve Planlaması ile Üretim ve Satış Esasları Tebliğine” göre yapılmaktadır. Zonguldak Orman Bölge Müdürlüğü sınırlarında 29.282 ha kestanenin saf ve diğer türlerle karışık yayılışı bulunmaktadır. 2021 yılında 106 ton kestane meyvesi üretimi yapılarak, kayıt altına alınabilen haliyle orman köylüsüne yıllık ortalama 12 bin TL’lik katkı sağlanmıştır. Kestane iç pazarda meyve, kestane şekeri, kestane unu, kestane balı, kestane sirkesi olarak tüketilmekte; kabuklu veya kabuksuz olarak 41 farklı ülkeye ihracatı olup, en yüksek ihracat İtalya’ya yapılmaktadır. Bu ülkeyi Fransa, Hollanda, Almanya takip etmektedir. Zonguldak Gökçebey Fidanlığı’nda 2011 yılından sonra 923.000 adet kestane fidan üretimi yapılmıştır. Kestane odunu satışından ise 2021 yılı itibariyle 1.177 m3 ile 988.996 TL gelir elde edilmiştir. Arı Yetiştiriciliği Merkez Birliği kaynaklarına göre, Zonguldak ilinde 300 ton ve Bartın ilinde 15 ton bal üretimi ile yaklaşık 63 milyon TL bal geliri elde edilmiştir.
Kestane ağacı hukuken orman ağacıdır ve 1956 tarihli 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1. maddesinde sayılan istisna bendlerine dahil değildir. Dolayısıyla orman mülkiyeti kapsamındadır. Kestane ağacının meyvesi ise hukuksal olarak ürün kavramının karşılığı olup Medeni Kanun gereği bir şeye sahip olan kişi, onun ürünlerine de sahip olmaktadır. Türk Orman Mevzuatında kestane meyvesi odun dışı orman ürünleri kapsamına girmektedir.
Orman Kanunu’nun 14/C maddesine göre, odun dışı orman ürünlerinden yararlanılması yasaklanmıştır. Devamındaki 15’inci madde de ise «muhtelif faydalar sağlamak için (C) bendinde yazılı fiil ve hareketleri yapmak, orman idaresinin izin ve müsaadesine bağlıdır» denilmiştir. Dolayısıyla bu tür ürünler için orman işletmelerinden izin almak suretiyle yararlanma sağlanabilmektedir. Hali hazırda kestane meyvesi gibi odun dışı orman ürünlerinden yararlanmayı düzenleyen yönetmeliklerde yalnızca ticari amaçlar için yararlanmaların düzenlendiği görülmektedir. Orman idaresi tarafından yararlanmak isteyenlere, “Orman Ürünlerinden Faydalanmak İsteyenlere Verilecek İzinlere Ait Yönetmelik”e göre izin verilmektedir.
Konu ile ilgili yaygın görüş, yalnız ticari amaçlar için yararlanmanın izne bağlandığı, kişisel ihtiyaçlar için yararlanmanın ise serbest bırakıldığı yönündedir. Bu görüşün dayanak noktası, odun dışı orman ürünlerinden kişisel ihtiyaçlar için yararlanmanın kişilere örf ve adet hukukuna dayanan bir hak doğurduğu düşüncesidir.
Ormancılık uygulamaları ile ilgili fiili duruma bakıldığında, kanuna rağmen, kişisel ihtiyaçlar için yararlanma konusunda herhangi bir izne gerek olmadığı yönünde bir yaklaşım olduğu da görülmektedir.
Binyıllar boyunca insanoğlunun hem meyvesinden hem de odunundan değişik amaçlarla yararlandığı kıymetli bir ağaç türü olan Anadolu kestanesi (Castanea sativa Mill.) Fagaceae familyasının Castanea cinsi içerisindeki türlerden birisidir. Dünyanın değişik bölgelerinde yayılış yapan 9 farklı kestane türü bulunmaktadır. Anadolu kestanesi Türkiye’yi de içerisine alan Akdeniz Havzası’nda doğal olarak yetişmektedir. Ancak tarihsel süreçte insan eliyle coğrafi yayılışı büyük ölçüde değiştirilmiştir. Anadolu kestanesinin orijini ve ilk kültüre alındığı bölge ile ilgili polen, karbonize olmuş meyve ve odun örnekleri kesin bir yargıya imkân vermese de bu konuda Anadolu’nun kuzeyi ve Kafkasya’ya işaret etmektedir. Avrupa’da Ortaçağ’da kıtlık dönemlerinde tahıl yokluğunda kestane meyvesi ikame ürün olarak önemli bir rol oynamıştır. Bu nedenle kestaneye geçmişte “ekmek ağacı” da denilmiştir. Anadolu kestanesi 25-30 m boy yapabilen, simpodiyal dallanma gösteren, geniş ve dağınık tepeli bir orman ağacıdır.  Uzun yıllar devam eden çap artımı ile 1.5-2 m gövde çapına ulaşabilmekte ve 800-1000 yıl yaşayabilmektedir. Kuvvetli kazık kök yapan ve kök sürgünü verme özelliği yüksek olan Anadolu kestanesi vejetatif olarak yenilenme potansiyeli yüksek olan bir türdür. Dünyada bilinen en yaşlı Castanea sativa bireyi İtalya’nın Sicilya adasındaki yaklaşık 3000 yaşındaki ağaçtır. Türkiye’de de 250-600 yaşında anıt kestane ağaçları bulunmaktadır. Kestane odunu yapı kerestesi, gemi kerestesi, mobilya yapımı, fıçı yapımı ve tornacılıkta kullanılmaktadır. İstanbul Yenikapı’da Theodosius Limanı’nda ortaya çıkarılan 9-11. yüzyıla tarihlenen batık gemilerin yapımında kestane odunu da kullanılmıştır. Genel olarak doğada eğri olarak büyümüş kestane ağacından elde edilen çekme odunu bazı fiziksel ve mekanik özellikleriyle normal gövde odununa göre farklı olduğu için tekne yapımında tercih edilmektedir.
Tıbbi ballar arasında kabul edilen Kestane balı, tadı acı olan koyu kahve renkli, keskin kokulu ve geç kristalleşen bir baldır. Kış aylarında tüketildiğinde boğaz ağrılarına iyi geldiği bilinmektedir. Yaklaşık 10 mikrometre boyutlarındaki kestane polenlerinin bir bal örneğindeki varlığının tespiti ve bulunma yüzdesi ancak mikroskop altında balda polen analizi ile mümkün olmaktadır. Türk Gıda Kodeksi Bal Tebliği’ne göre bir balın monofloral kestane balı olabilmesi için içindeki kestane poleni yüzdesinin %70’in üzerinde olması gerekmektedir. Diğer taraftan kestane balının coğrafi orijinini belirlemek için bal içerisindeki sekonder, minör ve eser miktardaki polenlerin hangi familya ve cinslere ait olduğunun da belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca haksız rekabetin önlenmesi açısından balın kalite göstergelerinden birisi olan toplam polen sayısının da (TPS) tespit edilmesi gerekmektedir. TPS-10 değerleri 20-100 bin arasında olan ballar “normal”, 100-500 bin arasındakiler “iyi”, 500 bin-1 milyon arasında olanlar “çok iyi” kalitede bal olarak değerlendirilmektedir. Bartın’dan bal örneklerinin de yer aldığı Batı Karadeniz Bölgesi kestane ballarında yapılan analizler, fruktoz/glukoz (F/G) oranının 1-1.8 arasında değiştiğini ve antioksidan değerlerinin yüksek olduğunu göstermiştir. Kimyasal yapısında furan ve türevleri, alkol ve aldehit grupları ile flavanoidler bulunmaktadır.
Ülkemizde kestaneye yönelik seleksiyon çalışmaları ilk kez 1975 yılında Marmara Bölgesi’nde başlatılmış olup, seleksiyonun ikinci kademesinde 1990 yılında toplam 11 adet tescil işlemi gerçekleştirilmiştir. Bir genotipin (bireyin) çeşit olabilmesi için Tohumluk Tescil ve Sertifikasyon Merkezi (TTSM) tarafından tescil edilmesi gerekmektedir.
Karadeniz Bölgesi’nde ağırlıklı olarak Sinop ve Samsun olmak üzere bir miktar Artvin-Borçka ve Bartın-Ulus ilçelerinde seleksiyon çalışmaları yapılmıştır. Sinop ve Samsun’dan seçilen 10 tane kestane genotipinden 5 çeşit aday olarak belirlenmiş ve Ersinop, Erfelek, Ünal, Eryayla ve Serdar çeşidi olarak 2006-2009 yıllarında TTSM tarafından tescillenmiştir. Türkiye’de yetişen ve tescillenen bu 5 genotip, kestane kanserine genellikle biraz daha hassastır.
2000 yılından sonra meyve kalitesi, iriliği ve kestane kanserine dayanıklılık açısından iyi olduğu görülen Fransız çeşidi Marigoule (Avrupa x Japon kestanesi melezi) Karadeniz Bölgesi’nde değerlendirmeye alınmıştır. Sonuç olarak 2009-2010 yılları arasında toplam 5 adet Anadolu kestanesi ve 1 adet hibrit kestane tescil edilmiş durumdadır. Kestane kanserine dayanıklı, meyve iriliği ve verimliliği yüksek, Türkiye’de adaptasyonu oldukça iyi olan Marigoule çeşidi ise Karadeniz, Marmara ve Ege’de yoğun bir şekilde yetiştirilmektedir.
Dünya kestane üretimi sürekli artarken, Türkiye kestane üretimi 1988-2004 yılları arasında düşüş eğilimi göstermiş sonraki yıllarda ise giderek artmıştır. Kestane üretiminde yaşanan bu düşüşün sebebi kestane kanseri Cryphonectria parasitica (Murr.) Barr. (Diaporthales: Cryphonectriaceae) ve kök çürüklüğü (Phytopthora spp.) hastalığı nedeniyle gerçekleşen ağaç ölümleridir. Günümüzde bu hastalıklara gal arısı Dryocosmus kuriphilus Yasumatsu (Hymenoptera: Cynipidae) ve yazıcı böcekler de eklenmiş durumdadır.
Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı (BAKKA) Bartın Yatırım Destek Ofisi Koordinatörlüğü tarafından kestaneyle ilgili ön fizibilite çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bartın’da kestane balının kalite ve standardizasyonun belirlenmesi ile coğrafi işaretlenmesi çalışmalarına başlanmıştır. Kestane toplayan orman köylüleri (40 kişi) ile yapılan anket sonuçlarına göre; katılımcıların %79’u çiftçi kayıt sistemine kayıtlı olup 10 yıldır kestane toplamaktadırlar. Ancak bu toplayıcıların hiçbirisi kestane ile ilgili herhangi bir birlik ya da kooperatife üye değildir. Kestaneden başka ürettikleri bir başka ürün olmayan orman köylüleri herhangi bir şekilde kestaneyi depolayamamaktadır.
Kovid-19 döneminde, kestane balı üretimi, ekonomik getirisi ile diğer arı ürünlerinden bir adım öne çıkmıştır. Bartın ilinde gerçekleştirilen çalışmaya göre, pandemi döneminde kestane balına talep artmıştır.
Kestane balına yönelik talep yapısının sürdürülebilir bir şekilde optimum karşılanması ve bunun sonucunda iyi bir gelire sahip olunması, yöre arıcılığının gelişmesi açısından önemlidir. Bu da iyi bir pazarlama stratejisi ile mümkündür.
Kestane kirpisi (kupulası) atıklarını katma değeri yüksek malzemeye dönüştürmek amacıyla kompozit levha üretim çalışmaları yapılmaktadır. Kestane kupula liflerinin %40 oranına kadar polimer matrisinde sorunsuz olarak kullanılabileceği ve yeni bir hammadde potansiyeli taşıdığı belirtilmiştir.
Batı Karadeniz Bölgesi’ndeki Anadolu kestane ağacının öz odun, diri odun ve kabuklarındaki kimyasal (selüloz, hemiselülozlar, lignin, holoselüloz) oranları Marmara Bölgesi’ne oranla genellikle daha yüksektir. Kestane odunundaki tanen miktarı ağacın yaşı ile doğru orantılı, kabuğundaki tanen miktarı ise ağacın yaşı ile ters orantılıdır.
Kestane ağaçları, uzun yıllardan beri tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de biyotik ve abiyotik zararlılar sebebiyle verim azalması ve yok olma tehdidiyle karşı karşıyadır. Daha önceleri yoğun olarak kestane dal kanseri ve mürekkep hastalığı ile mücadele edilirken, ülkemizde ilk kez 2014 yılında varlığı tespit edilen Kestane Gal Arısı (Dryocosmus kuriphilus Yasumatsu) ana zararlı olmaya başlamıştır. Biyolojik mücadelesi sadece Torymus sinensis Kamijo (Hymenoptera: Torymidae) parazitoit türü ile yapılmaktadır.
Anadolu kestanesi, ılıman iklim kuşağında orta derecede sıcaklıkları (mezofilik) ve nemi seven bir orman ağacıdır. Sıcaklığın ani düşmesi ile gövde ve dallarında don çatlakları meydana gelmektedir. Ancak, kış döneminde -32 °C sıcaklığa kadar dayanabilmektedir. İlkbahar donlarına karsı hassastır. Çiçek açma dönemi geç ilkbahar (mayıs sonu veya haziran ayı içerisinde) dönemindedir. Ancak, daha önce (mart) patlayan tomurcuklar dondan zarar görebilmektedir. Anadolu kestanesi için yağış miktarının 600 mm ve yukarısında olması ve yıl içinde düzenli dağılış göstermesi en uygundur. Kestane yaz aylarında görülen yüksek sıcaklıklardan ziyade kurak geçen mevsimlerden etkilenmekte ve zarar görmektedir. Genel olarak kurak dönemlerde meyvelerin içi iyi gelişemez ve buruşuk kalır. Önemli miktarda kestane üretiminin yapıldığı Sinop, Kastamonu, Bartın, Zonguldak, Karadeniz Ereğli, Akçakoca, Karasu’nun yıllık ortalama sıcaklıklarının 10°C’nin üzerinde olduğu dikkati çekmektedir. Anadolu kestanesi yarı gölge ağacıdır. Gençlikleri sipere belli bir süre dayanır. Meyve üretimi için serbest yaşam alanına kavuşturulması gereklidir. Karadeniz Bölgesi’nde sahilden başlayarak 1200 m’ye, Ege Bölgesi’nde yer yer 1800 m (Kütahya-Simav)’lere kadar çıkabilmesine karşılık ideal olarak 500-750m kuşağında en iyi gelişimini göstermektedir. Anadolu kestanesi nemli ve serin şartlara sahip kuzey bakılı yamaçları tercih etmektedir. Saf ve karışık kestane meşcereleri daha çok eğim değeri yüksek olan arazilerde yayılış gösterir. Kestane kazık köklü bir ağaç olduğundan, derin ve gevşek toprakları sevmekle birlikte çatlaklar arası toprakla dolmuş kayalık arazilerde de yetişebilmektedir. Drenajı kötü killi topraklardan zarar gören kestane, kumlu ve kumlu balçık toprakları tercih etmektedir. Kestane en iyi gelişimini pH değerlerinin 5.0 ile 6.0 arasında olduğu asit reaksiyonlu topraklarda yapmaktadır.
Kestane türlerinden sadece Castanea dentata Borkh, Castanea mollisima Bl., Castanea crenata Siebb. & Zucc., Castanea sativa Mill. küresel ölçekte meyveleri için ticareti yapılmaktadır. Dünyada en fazla kestane üretimi yapan ilk üç ülke sırasıyla Çin, Bolivya ve Türkiye’dir. Ülkemizde iri kestanelerden şeker yapan bazı firmalar Çin’den kestane ithalatı yapmaktadır.
Kestane çiçeği özellikle su ekstraklarında, biyolojik aktif maddelerce zengindir. Kestane çiçeği, 1g kestane balından 40 kat daha fazla toplam fenolik madde içermektedir.
Diğer sert kabuklu meyvelere göre yağ oranı düşüktür. Bu nedenle birçok diyet reçetesine girmektedir. İçerik olarak vitamin ve minarallerce zengindir. E ve C vitaminleri açısından iyi bir besin kaynağıdır. Mineral olarak Ca, P, Mg, K, Fe, Cu, Mn, Zn içermektedir. Kestane gluten içermemesi ve besin değerinin yüksek olması sayesinde çölyak hastalarının diyetinde kullanım potansiyeline sahiptir.
Doymamış yağ asitleri yüksek olduğu için sağlıklı bir gıdadır. Ayrıca düşük yağ oranı ile ileri yaşlarda kalp ve damar hastalıklarını önlemektedir. Bazı kısımları (tohum, gövde kabuğu, yaprakları) drog olarak kullanılmaktadır. Solunum ve dolaşım sistemine yardımcı olmakta ayrıca asterjan, sedatif ve tonik etki göstermektedir. 
Meyve kısmı içerdiği linoleik asit ile bebeklerde beyin ve retinanın gelişimini desteklemede önemli rol oynamaktadır. Ayrıca, pediatride gastroenterit tedavisinde kullanılmaktadır.
Kestane farklı ülkelerde geleneksel kullanım alanları bulmuştur. Bunlar; öksürük, boğaz ağrısı, gargara, bacak ağrısı, harici olarak şişlikler, cilt hastalıkları, sıtma, ülser, diyabet vb.’dir. Ülkemizde ise bu kullanım alanlarına ilave olarak çiçekleri şeker hastalığında,  odun unu ise pişik tedavisinde kullanılmaktadır.
Kestane kreması fındık, fıstık gibi sert meyvelere karşı alerjisi bulunan kişiler için alternatif bir ürün potansiyeline sahiptir. İçerdiği yüksek miktardaki nişasta dolayısıyla alkollü içecek üretiminde kullanılmaktadır. Laboratuvar koşullarında üretilmiş kakaolu kestane kremasına ait duyusal analiz testlerinde 9 puan üzerinden 7 puan almıştır. Çalışma endüstriyel boyutta gerçekleştirildiğinde daha iyi sonuç verebilir.
Kestane Çalıştayı sonucunda aşağıdaki hususlar önerilmiştir:
  1. Ormancılık uygulamaları ile ilgili fiili duruma bakıldığında, kanuna rağmen, kişisel ihtiyaçlar için yararlanma konusunda herhangi bir izne gerek olmadığı yönünde bir yaklaşım olduğu görülmektedir. Ancak bu konunun hukuken net bir çözüme kavuşturulması gerekmektedir.
  2. Bir kestane çeşidinin meyve verimi ve kalitesinin yüksek olması tek başına yeterli bir ölçüt olmayıp özellikle hastalık ve zararlılara karşı dayanıklı olması gerekmektedir. Bu nedenle hem zararlı etmenlere dayanıklı hem de meyve verimi yüksek ve kaliteli çeşitler geliştirilmelidir.
  3. OGM Ormancılık Araştırma Enstitüleri tarafından da kestane seleksiyonuna yönelik başarılı çalışmalar yapılmaktadır. Bu çalışmalar sonucunda seçilen genotipler ile aşılı fidan üretilerek seleksiyonun ikinci kademe çalışmasına geçilip, üreticilerin hizmetine sunulması önemlidir.
  4. Kestane kanserine biraz daha dayanıklı olan Serdar çeşidi, yılda birkaç kez çiçek açması nedeniyle bal ormanı tesisinde kullanılabilir.
  5. Kestane kök çürüklüğüne dayanıklı anaç geliştirilmesi ve bunlardan aşı uyuşmazlığı olanlarının doku kültürüyle üretimi yapılmalıdır.
  6. Kestane satışına yönelik bir kooperatif kurulmalı ve desteklenmelidir.
  7. Bartın Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulması düşünülen kestane işleme ve paketleme tesisinin faaliyete geçirilmesi Bölgesel Kalkınma için önem arz etmektedir.
  8. Bartın’da arıcılık ve kestane balı üretimi eğitimleri artırılarak, verilen hibe ve destekler anlatılmalı, örnek saha uygulamaları gösterilmeli ve mesleki kazanımlar sağlanmalıdır.
  9. Bartın ili ve çevresinde talebin giderek arttığı kestane balına yönelik potansiyel bal üretim alanları belirlenmelidir. Yeni kurulacak Bal Üretim Ormanları ile kestane balı üretiminin sürekliliği desteklenmelidir.
  10. Kestane balı üretimi ve kalitesi analizlerle desteklenmeli, bu sayede balın aynı özelliklerini koruduğu ve yapısının bozulmadığı belirlenmelidir. Bartın ili coğrafi işaret başvurusunda, öncelik kestane balına verilmeli ve “Bartın Kestane Balı” olarak tescil edilmelidir.
  11. Kestane gal arısı zararlısının geniş alanlara yayılmasını önlemek için, bulunduğu alanlarda kontrol altına alınmalıdır. Bölgeler arası kestane üretim materyalinin dolaşımı denetime tabi tutulmalı ve karantina koşulları titizlikle uygulanmalıdır.
  12. Kestane gal arısı ile biyolojik mücadelede kullanılan Torymus sinensis’in etkinliğinin belirlenebilmesi için daha kapsamlı çalışmalar yapılmalıdır.
  13. Kestane gal arısı yayılışının ve zararının önlenebilmesi için biyolojik mücadeleye ek olarak daha farklı mücadele yöntemlerinin bulunması ile ilgili AR-GE çalışmaları yapılmalıdır.
  14. Kestane gal arısı “Orman Zararlıları ile Mücadele Esasları Tebliği”ne eklenmelidir.
  15. Kestane meyveleri için depolama olanaklarının geliştirilmesi ve hasat kayıplarının azaltılması, daha iyi fiyat düzeylerinin yakalanması açısından önemlidir.
  16. Gemi yapımı gibi kestane odun hammaddesine dayanan geleneksel üretim biçimleri desteklenmelidir.
  17. Kestane kupulası atıklarından katma değeri yüksek malzeme üretimine yönelik AR-GE çalışmaları yapılmalıdır.
  18. Kestane çiçeğinin antimikrobiyal, antioksidan özellikleri bulunduğundan sağlık, gıda, kozmetik ve ilaç sektöründe kullanım alanları artırılmalıdır.
  19. Kestane kreması piyasadaki diğer kakaolu kremalar gibi ticari bir ürün olarak değerlendirilmelidir.
  20. Kestanenin gluten içermemesi ve besin değerinin yüksek olması nedeniyle Çölyak hastalarının diyetinde kullanılan gıda çeşitliliği artırılmalıdır.
NOT: “Bölgesel Kalkınma Ekseninde Kestane Çalıştayı Sonuç Raporu”, 20 Ocak 2022 tarihinde Bartın Üniversitesi Bartın Orman Fakültesi ev sahipliğinde düzenlenen Kestane Çalıştayı’nda sunulan bildirilerden faydalanılarak hazırlanmıştır.
  • Bartın Orman Fakültesi Öğrencileri 2209 TÜBİTAK Öğrenci Projelerinde Birinci Oldu.

  • Prof. Dr. Deniz AYDEMİR TÜBİTAK TOVAG Yürütme Kurulu Üyesi Olarak Atandı

  • Bartın Orman Fakültesi ve Sağlık Bilimleri iş birliğinde AFAD - Afet Farkındalık Eğitimi gerçekleştirildi.

  • Doç. Dr. Mertol Ertuğrul, COST Programına Çalışma Grubu Üyesi Olarak Atandı.

  • Bartın Üniversitesinde (BARÜ) ‘Dünya Ormancılık Günü ve Orman Haftası’nda dünya yaşamının sürdürülebilmesi için temel bir gereklilik olarak ağacın ve ormanların öneminin vurgulandığı etkinlik yoğun ilgi gördü.

  • Fakültemiz öğretim elemanları ve öğrencileri SOSYALFEST' e katıldı.

  • Fakültemiz 2023-2024 Yılı Akademik Kurul Toplantısı yapıldı.

  • BARÜ üniversite-sanayi iş birliğine bir yenisini daha ekledi

  • BARÜ’nün projesiyle kozalaklar katma değeri yüksek ürünlere dönüşecek

  • 2024 yılının ilk Danışma Kurulu Toplantısı Yapıldı